- CESARET
- Cesurluk, yiğitlik, korkusuzluk
Yeni Lügat Türkçe Sözlük . 2009.
Yeni Lügat Türkçe Sözlük . 2009.
cesaret — is., Ar. cesāret 1) Güç veya tehlikeli bir işe girişirken kişinin kendinde bulduğu güven 2) Yüreklilik, yiğitlik, yürek ve göz pekliği Bütün halk türküleri gibi ölenin örnek cesaretini öven türkülerdi bunlar. N. Cumalı 3) Cüret 4) Çekinmezlik,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
cesaret almak (veya bulmak) — herhangi bir durumdan, davranıştan güç almak Hayvanın sokulganlığından cesaret alan bir başka kız da usulca yanına yaklaştı. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
cesaret etmek — korkulması gereken bir işe korkmadan girişmek, göze almak Bana bir şey söylemeye cesaret ettiğini gördünüz mü şimdiye kadar? T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
cesaret vermek — (birine) birinin yılgınlığını gidermek, birini yüreklendirmek Sabahın ışıkları bana yeniden bir cesaret verdi. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
cesâret — (A.) [ ترﺎﺴﺝ ] cesurluk … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
cesaret gelmek — (birine) yılgınlığı gitmek, yüreklenmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
cesaret (veya cesaretini) göstermek — yürekli davranmak Demek ki işi açığa vurmak cesaretini gösterdi. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
CESARET-İ MEDENİYE — Her türlü baskılara karşı çekinmeden hakikatı söylemek. Müsbet harekette korkmamak. Haklı olduğu bir mes elede korku göstermemek. İçtimai münasebetlerde girişkenlik … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
CASİR — (Cesaret. den) Cesaret eden, cesur, cesaretli … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MÜCASİR — (Cesaret. den) Cesaret eden … Yeni Lügat Türkçe Sözlük